Anasayfa
Kayıt Ol
Üye Girişi
İletişim
ANA SAYFA
HAKKIMIZDA
TAYLAN TATLI
ÖZEL DERS
TÜRKOLOJİ MAKALELERİ
EĞİTİM DOSYASI
100 TEMEL ESER
BELİRLİ GÜNLER VE HAFTALAR
EDEBİYAT BELGESELLER
SOSYAL KULÜPLER
KİTAP ve YAYINLAR
PLANLAR
YILLIK PLANLAR
GÜNLÜK PLANLAR
EGZERSİZ PLANLARI
YAZILI SORULARI
FAYDALI BİLGİ ve HABERLER
BİN BİR ANLATIM BOZUKLUĞU
DİL VE ANLATIM
/
BİN BİR ANLATIM BOZUKLUĞU
ANLATIM BOZUKLUKLARI
(Bağdaşıklık - Bağlaşıklık)
www.edebiyatbilgileri.com
Aşağıdaki anlatım bozukluklarının
a) Sebebini yazınız.
b) Cümlenin düzeltilmiş halini yazınız.
1.
Arkadaşım eve ben sinemaya gittim.
2.
Yemeğe, arkadaşlarını da yanında getirdi.
3.
Karşılıklı mektuplaşmaları yaklaşık üç yıl sürdü.
4.
Eve gidince çay mı içeceğiz karpuz mu?
5.
Bu olayı duyunca sevinçten etekleri tutuşmuştu.
6.
Günümüzden söz ederken buruşan yüzü, geçmişteki anılarını anlatırken birden renklenip canlılık kazandı.
7.
Başkaları için de olsa, çalışmak bize zarar getirmez, aksine yüceltir.
8.
Biz buraya oldukça sık sık geliriz, diye böbürleniyor.
9.
Onların Orhan adında bir çocukları doğdu.
10.
Her sabah, önce bir kilometre koştuktan sonra güzel bir kahvaltı yapar.
11.
Beğendinizse herkese, beğenmedinizse hiç kimseye söylemeyin.
12.
Türkiye, şu anda enerji açığı olmayan komşu ülkelere enerji satabilen bir ülkedir.
13.
Kimsesiz çocukları koruyor, yardım ediyor.
14.
Ülkemiz, giderek Batı’ya yaklaşıyor mu, uzaklaşıyor mu, bu bir tartışma konusu.
15.
Bilime ne denli önem verirseniz, o ölçüde yararlanırsınız.
16.
Dinleyicileri coşturdu, neşeli dakikalar yaşattı.
17.
Herkes zaman buldukça günün bir kısmını kitap okumakla geçirmelidir.
18.
Adlaşmış sıfat ve zamirlerden sonra virgül kullanılır.
19.
Orada pasta ve meyve suyu içtik.
20.
Eski deyişle ’’muhacirlik’’, yeni deyişle ’’göçmenlik’’, Türk tarihinde fedakârlıkla özverinin ve felaketin bir arada yaşandığı, acı dolu zor yılların ifadesidir.
21.
Yavaş yavaş kaçıverdik.
22.
Aşağı yukarı tam on beş saatlik yolumuz kaldı.
23.
Gönderdiğim paketi, eminim bugüne kadar almış olmalısınız.
24.
Bize gönül koydu, iyice bağlandı.
25.
Sonunda bu konu da güneş ışığına çıktı.
26.
Oğlu sınavı kazanınca horoz kesip kan döktü.
27.
Adamı tanımadığım birine benzettim.
28.
Müdür Bey’in sinirleri bir hayli bozulmuş ve ziyadesiyle üzülmüştü.
29.
Çocuğun elindeki balonlar patladılar.
30.
Sanatçı, Avrupa kültürüne hayran olmuş, yakından tanımıştı.
31.
Türkçemizde sayı ve belgisiz sıfatlardan sonra gelen adlar çoğul eki almaz.
32.
Sabah kahvaltısını zeytin ve çay içerek geçirdik.
33.
Herkese başarılarını anlatır, kendine hayran olmasını isterdi.
34.
Hakkımızda söylenenlere fazla ilgi ve önem veririz.
35.
Senin konuşmaların etkisi sürüyor.
36.
Halk türküleri yeniden yorumlanarak seslendirilmesi halk türkülerini canlandırır.
37.
Merve Hanım, çocuklarını müzik kursuna kayıt yaptırdı.
38.
Batı Almanya’nın mevcut sınırlarını değiştirmeyeceği konusunda güvence vermesinden delinir sonra bu birleşmeyi onaylamıştı
39.
Birçok okullarda on yıl süreyle öğretim görmüştü.
40.
Bu tembellik onun sınıfta kalmasına hatta zayıf almasına sebep olacak.
41.
Ne sen onu ne o seni anlıyor.
42.
Ne sen beni unut, ne de ben seni.
43.
Ne onlar beni aldattı, ne de ben onları.
44.
Ne benim etkim vardır ne de onların.
45.
Özel ve tür adları özne olabilir.
46.
Bu yasadan, özel ve kamu kuruluşlarında çalışanlar yararlanacaktır.
47.
Geceye birçok davetliler katıldı.
48.
Keyfine düşkün ne kadar memurlar varsa, hep burasını ister
49.
Toplantıya elli banka temsilcileri katıldı.
50.
Bunca öğrenciler ders çalışırken sen ne yaptın?
51.
Dünkü selde çok sayıda evler hasar gördü
52.
Alkollü araç kullanmayınız.
53.
Otobüs, yoğun sis yüzünden karşıdan gelen kamyonla çarpıştı.
54.
Zannediyor musun ki bu sözleri millet dinler ve inanır.
55.
Genç yabancıya doktorun evini tarif etti.
56.
Yağışlar devam ettikçe ekinler gittikçe boy atıyordu.
57.
Üç saat süreyle görüştükten sonra basına bir açıklama yaptılar.
58.
Sanatta yeteneğin gerekli; ancak bunun başarı için yeterli olmadığını sanıyorum.
59.
Köydeki kadınlar, ölenlere ağıt yakıyorlardı
60.
Bine yakın izleyici, ilginç bir gösteriye sahne oldu.
61.
Türkçede sayı ve belgisiz sıfatlardan sonra gelen adlar çoğul eki olmaz.
62.
Kaza yerine birçok askeri ve polis aracı geldi.
63.
Ahmet Bey derneğimizin üye ve ikinci başkanıdır.
64.
Yeni sözcükler yaratmak için her ulusun, kendi dilinin sunduğu olanaklardan yararlanmak gerekir.
65.
Çocuğuna kol kanat geriyor, bir an olsun gözünün önünden ayırmıyordu.
66.
Saçlarını boyatmış, yeni bir stil vermişti.
67.
Seni ömür boyu seveceğim ve değer vereceğim.
68.
Her insan böyle sorunlarla karşılaşmış, çözüm bulmaya çalışmıştır.
69.
Önce biraz sohbet, sonra ders çalışırız.
70.
Yasal olmayan ve gizli yollarla para kazanıyordu.
71.
Cenevizliler kaleyi tahrip ve yıkarak alabildiler.
72.
Bu eşyaların ucuz fakat kullanışlı olmadığını biliyorum.
73.
Kaliteli fakat pahalı olmayan bir telefon almak istiyorum
74.
Boş zamanlarımda resim ve müzik dinleme alışkanlığı vardı
75.
Her muhabir, çiçeği burnunda taze haber bulmak zorundadır.
76.
Yaklaşık olarak tam üç yıl kaldık o şehirde.
77.
Halkımızın gözü kulağı basındır; fakat kendinden bekleneni verememektedir.
78.
Baban ve sen ortaya çıkan sorunun tek sorumlususun.
79.
Ekonomik koşulların zorluğu ahlaksızların daha da artmasını sağladı.
80.
Baharatlı yiyecekleri az, kızartmaları ise hiç yemezdi.
81.
Çocuklar oyunu çok, dersleri pek sevmiyorlar.
82.
Ev işleriyle eşim, dış işlerle ben ilgilenirim.
83.
Ay bir yandan, sen bir yandan sar beni.
84.
Ne sen beni unut, nede ben seni
85.
Sigara, gazoz ve çekirdek yenmez.
86.
Babam son günlerde çayı çok az sigarayı ise hiç içmiyor.
87.
Hayallerin hepsi kısa bir hayatta gerçekleşmezler.
88.
1998 yılında soruların çalınması nedeniyle ÖSS sınavı iptal edildi.
89.
Arkadaşım bir, bense iki tost yedim.
90.
Yokuşa gelince trenin hızı yavaşlar
91.
Kapak açık unutulunca kuşlar kafesten dışarı kaçmış.
92.
Benim söylediğim her derin sözün anlamı vardır.
93.
Bu adam çok hapiste kalmış.
94.
Sürekli çocuklara bağırıp duruyordu.
95.
Ağrısız kulak delinir.
96.
İzinsiz inşaata girmek yasaktır.
97.
Sınıfta çok çekimser davranıyor.
98.
Dün akşam televizyonda film baktık.
99.
Adam dertlerini söyledi
100.
Kriz geçiren adam elindeki bıçağı vücuduna batırdı
101.
Tedavi gören küçük kızın saçları büyüdü.
102.
Okuduğumuzu anlamazsak bir sonuç çıkaramayız.
103.
Tehlikenin boyutları kavranmış ve alınan tedbirlerle önlenmişti.
104.
Bazı gıda maddelerinin fiyatları gün geçtikçe artıyor, önlenemez oluyor.
105.
İkinci yarıyı kalecimizin sakatlandığı için yenik bitirdik.
106.
Açıklayamayacağımız bilginin bize yararı olmayacak, bizim için gereksiz olacaktır.
107.
Çukurova’nın bereketli toprakları insanı diriltiyor, yaşama sevinci veriyor.
108.
O kadar yoruldum ki dizlerim sızlıyorlar
109.
Bu manzara karşısında gözlerim yaşardılar
110.
Saatler geçmek bilmiyorlar.
111.
Düşünceler zamanla değişirler.
112.
Bu çalışmalar, birçok dost kazanmamıza neden oldu.
113.
Kendini geliştirmiş şirketin başına geçmeyi başardı.
114.
Öfkeden gözü dönmüş çocuklara rastgele vurmaya başladı,
115.
Birçok kitap okumuş arkadaşlarına bunları anlatmıştı.
116.
Bu kalemler dışarıdan ithal ediliyormuş.
117.
Gazetenin kuponlarını kesiyor, ismini yazıp bir zarfta biriktiriyordu
118.
Gelecek yılsonunda kardeşimle birlikte birçok sınava gireceğiz.
119.
Mevcut problemlerimiz halledilecek.
120.
Karşı çıkmasının nedeni ise bizi sevmemesindendir.
121.
Aniden karşımıza çıkan hayvan kaza yapmamızı sağladı
.
122.
Yalnız ne var ki bu başarının tümü kendisine mal edilmez.
123.
İşin kötüsü onun kim olduğunu da tanımıyorum.
124.
Arkadaşıma Cağaloğlu’nda bir kitapçıda tesadüfen rastladım.
125.
Bu yazı hiç şüphesiz okuyucunun hoşuna gitmiş olmalıdır.
126.
Beklediği haberi alınca sevinçten etekleri zil çalıyordu.
127.
Dünkü selde çok sayıda evler hasar gördü
128.
Bu tür inanışlara Anadolu’nun birçok yerlerinde rastlanır.
129.
Sorunlarımızı karşılıklı anlayış ve birlik içinde çözmeliyiz.
130.
Sınav, düzenli çalışma ve sabırla kazanılır.
131.
Adlaşmış sıfat ve zamirlerden sonra virgül konur.
132.
Bunlar, kişiliği gelişmemişlere özel davranışlardı.
133.
Alışılmış değerleri yerip, çoğunluğun azımsadığı genç edebiyatçıları öven bir eleştirmen grubu türedi.
134.
Yirmi katlı bu bina, çevredeki küçük binaların yanında dağ gibi kalıyordu.
135.
Bu biçimdeki davranışlar herkesçe yadırganır.
136.
İhtiyar balıkçıya doğru yürüdü.
137.
İleri görüşlü aydın bir insandı.
138.
Özel ve tür adları, cümlede özne olabilirler.
139.
Birçok okullarda kitaplık memuru yoktur.
140.
Bugün çok evde oturdum.
141.
Kalemlerini başka kutuya yerleştirdi.
142.
Tiyatroya ne zaman geleceğini benden başka bilen yoktu.
143.
Hükümetin o kadar çok ve önemli işleri var ki böyle şeylerle uğraşmaya ne vakti vardır, ne de zamanıdır.
144.
Sanatçı okuru sarıveren anlatımı, çağdaşlarında görülmez.
145.
Yayınevimizin ünlü şaire armağandır
146.
Anladığım kadarıyla siz ve arkadaşlarınız aynı görüşteler.
147.
Boyaya su katarak gerektiği kadar inceltti.
148.
Birçok kişiler çevre kirlenmesinin önemini kavramış değil.
149.
Daha yeni yatmıştım ki kapının zili çalmaya başladı.
150.
Çok perişandı, saçı sakalı büyümüştü.
151.
Eleştirmen bir eseri incelerken yazarını sevmese de yargılarında tarafsız olması gerekir.
152.
Böyle bir işin yapılması, kimseye zararı yoktur.
153.
Yeni kurulan üniversite rektörleri cumhurbaşkanınca atanır.
154.
Her ülke, dünya devletleri arasında önemli bir yer edinmek için, ekonomik açıdan gelişmesi gerekir.
155.
Dünkü tartışma programında ekonomik ve siyaset gündemi tartışıldı.
156.
O yıl, Ali Naili Erdem Anadolu Lisesinde öğretim görüyordu.
157.
Koşuyu, herkesten önde, birinci olarak bitirmesine çok sevindi
158.
Ağır hastalıklarda uzun süre yatmak, hastaya fayda yerine zarar sağlar.
159.
Ahmet her gün buraya gelir, bazı konularda tartışırdık.
160.
Onunla sık sık tartışır, aramız açılırdı.
161.
Ütü yapmasını hiç sevmiyorum.
162.
Düşman, kenti kuşatmış ama girememişti.
163.
Basında çıkan haberler mahkemenin kararına etki etti.
164.
Ne yalan söyleyeyim biraz senden kuşku ettim.
165.
Sanatla bilim adamlığı aynı şey değildir.
166.
Ben şiiri hiçbir zaman yazarlık gibi düşünmedim.
167.
Suçluyu yargılamadan astılar.
168.
Türkiye, sıralamada ABD, İsveç ve Fransa’nın ardından üçüncü oldu.
169.
Merhum, Hakk’ın rahmetine kavuştu.
170.
Ansiklopedilerin basımı tamamlandı ve satışa sunuldu.
171.
Herkes bu konuda bir şeyler söylüyor; fakat parmağını kımıldatmıyordu.
172.
Öğrencilerin istekleri yerine getirildi ve sevindiler.
173.
Bu yöredeki demiryolu inşaatları 1912 yılında bitirilmiş ve aynı yıl hizmete sunulmuştur.
174.
İnternet evlerinin sayısı hızla artıyor ve denetlenemiyor.
175.
Bahçeye çam fidanı, tarlaya buğday ekecek
176.
Saldırganın silahı elinden alınmış ve tutuklanmıştır
177.
Onun üstün yanı insanları sevmek ve inanmaktır
178.
Kardeşim, sinemayı, ben tiyatroyu severim
179.
Toplumun kültür düzeyini yükselten, üretken ve çıkarcı olmayan sanatçılardır
180.
Çocuk, evin penceresinden aşağı düştü.
181.
Maçta üç tane sporcu sakatlandı.
182.
Ne annem ne babam beni aramadı
183.
Herkes bu kuralı bilmeli ve boyun eğmelidir.
184.
Yasaları çiğnediğimi ve uymadığımı kim söylüyor?
185.
Çocukları sevmiyor ve durmadan bağırıyordu
186.
Şehre giriş ve çıkışlar kontrol alındı.
187.
İşçiler isteklerini fabrika yönetimine bildirdiler ancak bir cevap alamadılar.
188.
Babasına sarılıyor, öpüyordu.
189.
Arkadaşına güveniyor ve seviyordu.
190.
Okul yöneticilerine sinirleniyor her yerde çekiştiriyor.
191.
Anlattıklarını saygıyla dinler ve inanırdık.
192.
Olup bitenlere bu gözle bakmak, böyle değerlendirmek gerekir
193.
Hiçbir kazancı ve pek çok kaybı olan bir insan, bu işe neden kalkışsın?
194.
Dün, çok suda kaldığımdan hastalanmış
195.
Sevdiklerini arar, bol bol armağan dağıtırdı.
196.
Önlem alınarak kapıda kimlik sayımı yapılıyor.
197.
Kulağına yavaşça bir şeyler fısıldadı.
198.
Her tarafı yeniden, bir kez daha gözden geçirdi.
199.
Evin önündeki bahçeye buğday dikmişti
.
200.
Akdeniz bölgesinde kış ayları ne soğuk ne sıcak değildir
201.
Türkler onlara iyi olanaklar sağlamış ve saraylarda yaşatmışlardı.
202.
Çaylar içildi, yemekler yedi ve sohbet edildi.
203.
Tahta tokmaklarla bakırı eziyor, yontuyor ve ona biçim veriliyordu.
204.
Maçın yarın yapılacağı ve maça seyirci almayacağını söyledi
205.
Toplantıda Türkiye-İsrail ilişkilerine değinilip teröre karşı ortak hareket edeceği belirtildi
206.
Bu konuyu çok iyi bildiğini sanıyordum.
207.
Romanını ben de okumuştum.
208.
Soruları anlamak ve cevap vermek uzun sürdü
209.
Hiçbiri buna inanmamış karşı çıkmıştı.
210.
Bu şu nereden geliyor, diye kendimize soru sorduğumuzda nasıl yanıtlarız
211.
Okula gitmekle hem bilgili, görüntülü hem de toplumda iyi ilişkiler kurmayı öğrenmiş olursunuz
212.
Bizi olduğumuz gibi kabul edin, kapasitemizin üstünde şeyler beklemeyin
213.
Kuzu eti sağlıklı ve yaşlı olmayan kimselerce yenmelidir.
214.
Bazı sözcüklerin yanlış ve yerinde kullanılmaması anlatımı bozar
215.
Kimi zaman hiç kimi zaman da çok konuşmasına alışmıştı.
216.
Fikirlerinde ısrarlı, ama inatçı değildi.
217.
Akıllı, ama çalışkan değildi.
218.
Dostlarımız bu acı günümüzde, telefon, ya da çelenk göndererek üzüntümüzü paylaştılar
219.
Sürekli hamurlu yiyecekler ve oturarak çalıştığı için şişmanlıyor
220.
Birçok sanata meraklı gencin karikatürünü seçmesinin nedenini düşünüyorum
221.
Her şeyden önce onu konuya eğilelim ve açıklığa kavuşturalım
222.
Kuraklıktan zarar gören çiftleri düşünelim ve yardımcı olalım
223.
Kitapta birçok yanlışlık buldu ve düzeltti
224.
Yalancının mumu yatsıya kadar yanar ve söyleyenin başına iş açar
225.
Parmakla sayılacak kadar çok az kişi kalemiyle geçiniyor
226.
Hasan, genellikle kurallara uymaz, arada bir başına buyruk hareket ederdi
227.
Bütün yemekleri hazırlayıp bir kenara koyulmalıdır.
228.
Her ne kadar şehir dışına taşınmışsa da beklenen rahatlığa kavuşulamamıştır
229.
Müzeye bağışlanan resimler uygun bir ortamda sergilenerek müzeye gelenlere onları görmeleri sağlamalıdır
230.
Babasını baştan tırnağa muayeneye razı etti
231.
Bana kitap okur, ben de onu dinlerim
232.
Türk basını incelemek için yurda gelmiş ve tekrar Amerika’ya dönecektir
233.
Romandaki anlaşılmayan sözcükler Türkçe karşılıklarıyla yeniden basılmıştır.
234.
İnsana öfke veren, aşağılık duygusuna düşüren nedenlerin derinine inelim
235.
Sen gül dalın da gonca ben dağ yolunda yoncayım
236.
Kimsesiz çocukları koruyor, yardım ediyordu
237.
Paragrafı üç kez okuyor, yine paragrafı anlamıyordu
238.
Eşyaları topladı, onları bir valize koydu
239.
Ortakların görevlerinden biri de kooperatifçilik ideallerini benimsemek ve yayılması için çalışmaktır
240.
Çehov’un “Vişne Bahçesi” adlı oyunu, tiyatroda iki yıl oynadı
241.
Onu görmediğim için olayı anlatamam
242.
Şiire daha duygusal yaklaşmalı ona ilgi göstermelisin
243.
Uzak bir gezegeni nasıl görebilir nasıl ulaşabiliriz
244.
Gizli sırlarımı aşikâr etme
245.
Romantizmin penceresinden hümanizmin ışıkları yankılandı.
246.
Akşamları pırıl pırıl ışıklar yanıyor.
247.
Türkçe öğretmeni tarafından yazılan oyun mayıs ayında biter ve gösterime girecektir
248.
Türkiye’yi çok beğenir ve Türkiye’ye hayran kalıyormuş.
249.
Bayram günleri yemekler hazırlanır, akrabalar ziyaret edilir ve çocuklara para verir.
250.
Çiçeklerine yazın bolca su vermelisin.
251.
Beni başardığı görevler değil, suçlar ilgilendiriyor.
252.
Senin ve Ahmet’in yaptığı resimleri çok beğendim
253.
Ne o beni seviyor ne de ben onu.
254.
Yarınki programımızın yayın saatlerini hatırlatıyor
255.
Dil kurumunun ana işlevi, Türk Dili Devrimi’ni gerçekleştirmekti. Yalnız ne var ki dilimizdeki yeni eşlemeler, atılımlar Dil Kurumu’yla başlangıç sayılmaz
256.
Yeni bir “Pazardan Pazara” programında buluşuncaya kadar hoşça kalın sayın seyirciler
257.
İnsanları seviyor, yardım etmek istiyor
258.
Mesela, bu konuyu bir örnekle açıklayayım
259.
Bazı öğrencilerin saçları bir hayli büyümüştü
260.
Benim, senin ve onun söylediği sözler çok anlamlıydı.
261.
Benim ve arkadaşlarımın cevapladığı sorular doğruydu.
262.
Senin ve Ayşe’nin fotoğrafları çok güzeldi.
263.
Benim ve senin bileceğin tek şey şudur: göreve bağlı olmak
264.
Kaza yerine birçok askeri ve polis aracı geldi
265.
Bu önlemler ekonomik ve sağlık açısından olumlu sonuçlar verdi.
266.
Bir insanın iyi hatta sevilen biri olması bile onun kimi kurallara gelenek ve göreneklere sırrını görme hakkını vermez.
267.
Her insan, en büyük problemin, kendisinin olduğunu sanır
268.
Dışişleri Bakanı görüşmelerden katılmadan dönmek zorunda kalır
269.
Halk oyunları; otantik yanlarını mutlaka koruması zorunda kalır
270.
Program, hazırlığı aşamasında, uzun ama engellerle doluydu.
271.
Geçmiş ulusların yaşantısına ışık tutar.
272.
O yaşlı şair geleneklere bağlı; ama yeniliklere açık değildi.
273.
Yoksul görünümlü biriydi bu. Boyu kısa, bedeni ise pek biçimli değildi.
274.
Sözlerin her zaman içten fakat inandırıcı değildi.
275.
Kaldığımız otel rahat ve konforluydu.
276.
Günlük yaşamda hepimizin sorumluluğu
var
277.
Burada bulunmamızın nedeni senin başarılı olduğundur
278.
Köylülerle birlikte olmak ve onlarla iyi anlaşmam bazılarını tedirgin ediyordu.
279.
Bir insanın iyi hatta sevilen biri olması bile onun kimi kurallara gelenek ve göreneklere sırrını görme hakkını vermez
280.
Kuşlar havada uçuşuyorlardı.
281.
Bugünlerde mutlaka size uğramayacağımı sanıyorum.
282.
Korkunç rüyalar geceleri dolduruyorlardı.
283.
Toplumu ilgilendiren böyle bir konuda tekil çıkarlar söz konusu olamaz.
284.
Uyandığında, okula geç kaldığını fark etti hızla giyindi ve evden çıktı. Yeni durağa gelmişti ki günlerden Pazar olduğunu anımsadı.
285.
Birden salona sessizlik çöktü ve bütün gözler, açılmakta olan çift kanalı, büyük kapıya çevirdi.
286.
Kuşkulu, ürkek, bitkin nakışlar ona yöneldi ve etkilendi.
287.
Gündüzleri durmadan at sürüyor, nereye olduğunu bilmeden akıl verecek birini
288.
Erken yatıp kalkmanın yararına inanır ve Büyüklerimize saygı gösterelim ve (onları) sevelim.
289.
Arkadaşlarımızın sorununa sahip çıkarak desteklemeliyiz.
290.
Polis, evin uşağından kuşku ediyordu
291.
Takımımız dünkü maçta yenilgi aldı
292.
En çok istek alan şarkıyı çalıyoruz
293.
Onun konuşması bana çok etki etti
294.
İnsan yaşamının sorunlarını karşısında sabırlı ve yılgın olmamalı.
295.
Yoldaki buzlanmalar istenmeyen kazalara neden oldu.
296.
Bu kez kendisi yaya yürüyordu, sığırlar büyük bir sürü önden geçip gidiyorlardı.
297.
Ona olan sevgiyi, beyninin kıvrımlarına yerleşmiş orada kökleşmiş gibiydi.
298.
Onun öğrettikleri, bütün öğrencilerini hiç zorlamadan öğreniyor.
299.
Bugün gelmeyeceğini söylemiştin ama gelmiştin.
300.
Bir insanı yerin dibine koyabiliriz; bizleri soylu yapan, bizleri soylu yapan bu tür davranışlar olması gerekir.
301.
Bavulunu, bugün sen kendin taşıyacaksın
302.
Kimse sözleştiğimiz yere gelmediler
303.
Sen ve ben gözyaşıyla ıslanmış hamurdanım.
304.
Herkes okuduğu romanın özetini çıkardı ve öğretmene teslim ettiler.
305.
Siz keyif çatacak, biz güneşin altında çalışacağız.
306.
Beni ne sen ne de ailen anladı
307.
Ben ve arkadaşlarım her zaman üretkendi.
308.
Bu olaya fazla kızmammış, hoş görmüştü.
309.
Kışın Adana’ya kar yağma olanağı yoktur.
310.
Kardeşine bir ev alacak, ona bir de iş kuracaktır.
311.
Zorluklara göğüs gerer, onlara yenik düşmek istemezdi.
312.
Uçağın korsanlarından kurtulmasını doğurduğu olumlu tepkiler sürüyor.
313.
Eşine güvenir her türlü sorununu ona anlatırdı
314.
Eski dönemlerde çok az ya da hiç görülmeyen deneme türüne, yeni dönemde çok önem verildi.
315.
İnsanoğlunun hayatını doğumdan önce ve doğumdan sonra olmak üzere iki bölüme ayırmak mümkündür.
316.
Seni arıyor, yaşadıklarımı anlatmak istiyorum.
317.
Çoğu zaman bilimsel özellikler üzerinde dururuz, az da olsa geliştirmeye çalıştırıyoruz.
318.
Bulunduğu çevreyi inceliyor, onu yazılarında gereç olarak kullanıyor.
319.
Fıkranın geleneksel anlamını değiştirmiş onu daha da zenginleştirmiştir.
320.
Yazma sözünden ne anladığını açıklamak, tanımlamak istiyordu.
321.
Çevremizi duyu organlarımız yardımıyla tanır, onu anlattıklarımızda kullanırız.
322.
Bütün ülkeyi gezmek amacıyla, elini kolunu sallayarak, serbest ve rahat gezip dolaşmaya başlamıştım.
323.
Klasiklere göre, bir yapıtta konunun yeni ve ilginçliği önem taşımaz.
324.
Henüz, daha hiçbir araç yola çıkmadı.
325.
Kanalizasyon yağışlardan sonra patladığını, mahallenin zor durumda kaldığından söz ettik.
326.
Yazarın, insanı ve sorunlarını anlatması, aslında onu iyi bir konuda görme isteğinden kaynaklanıyor.
327.
Bir iyiliksever çıksa çıksa sizin aranızdan çıkar.
328.
Muhsin Bey, öğleden sonra kesin buraya gelebilir.
329.
Arkadaşım kahveye, ben eve gittim.
330.
Herkes tehlikedeydi ama görev yerini terk etmedi.
331.
Şoförün ehliyeti yok ama hiç de korkmuyor.
332.
Bu parkta aç susuz gezen çok insanlar da gördüm.
333.
İnsanları anlamaya çalışır ve hep güvenirdi.
334.
Toplumdaki bilinen bir yanlışın bir anda değiştirilmesi ve düzelmesi kolay değildir.
335.
Soğuk havalarda, uzun yolculukları yalnızca tam sağlıklı ve yorgun olmayan kişiler göze alabilir.
336.
Geceler bana sonsuzluk duygusu veriyorlar.
337.
Bu adama saygı ve takdir duyuyorum.
338.
Vazodaki papatyalar bir günde soldular
339.
Dere boyunda ağaçlar el ele tutuşmuş sallanıyorlardı.
340.
Kuşlar bana sanki gülüyorlardı.
341.
Kuşlar derin düşüncelere dalmış, düşünüyorlardı.
342.
Son durağa geldiğimizde otobüste bir ben birde o yaşlı adam kalmıştı.
343.
Hiç kimse okula gelmedi, geziye gitti.
344.
Herkes televizyon seyrediyor, ders çalışmıyor.
345.
Kimse bizimle ilgilenmiyor, kendi işine bakıyor
346.
Yanan otomobil, meydandaki bir grubun müdahaleleri sonucu söndürüldü.
347.
Kalp hastaları dünya çapında insanları tehdit etmektedir.
348.
Bu konuyu herkesin içinde konuşmaktan bir sakınca görmüyorum.
349.
Uzun yıllardır burada yaşamaktan usanmıştı.
350.
Çok sevdiği biricik oğlunun ölümü üzerine, Ahmet Bey’de unutkanlık belirtileri başladı.
351.
Annesinin yaşaran gözlerine bakıp elindeki mendile silmeye başladı.
352.
Teşhiste geç kalınmış bu gibi hastalarda ilaç kullanmak, hastanın acısını artırmaktan başka bir şey elde edilmiş olmaz.
353.
Göstericiler meydandaki taşıt araçlarını devirip ateşe verdiler.
354.
Bizim kızımız bu sınavı kazandı.
355.
Romanlarında sosyal hayatı konu edindiğinden çok okundu.
356.
Hiç kimse okula gelmedi, geziye gitti.
357.
Son ayaklanmada hapishane müdürünün ihmali anlaşılmış ve görevden uzaklaştırılmıştı.
358.
O bana dert ben ona mutluluk verdim
359.
Eşim Ankara’da ben Konya’da doğdum.
360.
Patlamanın ardından, taşlar ve kayalar yuvarlandılar.
361.
İnsan gerçeği olduğu gibi kabullenmeyen bir canlı varlıktır.
362.
Oğlunun öldüğünü söylemeye ağzım varmadı.
363.
Yeni bağımsızlığına kavuşan ülkelere Türkiye yardım etmelidir, deniliyor.
364.
Bu kötü arkadaşlık, onun sınıfta kalmasını sağladı.
365.
Ben küçükken her hafta sonları pikniğe giderdik.
366.
Öğrencinin başarı durumu açıklanırken, başarı yüzdesi, doğru-yanlış sayısı, sınıf ve dershane içindeki sırası da göz önünde tutulmalıdır.
367.
Çocuk parktaki havuzda kâğıttan kayıklar yüzdürürdü.
368.
Dilin kemiği yoktur ama kemik kırar.
369.
Bu insanlara sevgi, hoşgörüyle bağlandı.
370.
Bilinçaltımızda gizlenmiş kimi duyguları yazmayı düşünmüş hemen başlamıştı.
371.
Tüm öğrenciler, önlüklü ve şapkalı sınıflarından çıktılar.
372.
Bu biçimdeki davranışlar herkesçe yadırganıyor
373.
Egzersiz ve doktor kontrolünde zayıflamaya çalışıyor.
374.
Çocukları bahçeye çıkarda, top verdi.
375.
Çocuklara top verip bahçeye çıkardı.
376.
Çocukları bahçeye çıkarıp top verdi.
377.
Çocuklara birer top vererek, bahçeye çıkardı.
378.
İnsanları seviyor, değer veriyor.
379.
Akşam düzenlenen toplantıya gelemeyeceğini söyledi.
380.
Maçta yüz adet bilet satılmadı.
381.
Bizi, yani cefakâr okuyucularımızı hiç sevmiyorsunuz.
382.
Gözünü korumadı, toz kaçtı.
383.
Hastalar hastane kapılarında saatlerce bekletildiğini bilmiyordu.
384.
Amatör ve çocuk tiyatroları bugün perdelerini açıyor.
385.
Kuşkusuz bu toplantıya o da gelmiş olmalı.
386.
Bir zaman sonra top sesleri duyuldu uzaklardan.
387.
Sabah erkenden gazetem gelir, önce göz atardım.
388.
Altın duyguların dilidir.
389.
Türk mühendis ve teknisyenlerince inşa edilen Atatürk Barajı, Türkiye’nin en büyük dünyanın da dokuzuncu büyük barajı arasında bulunuyor.
390.
Cevap verilen sözle ilgili değil midir?
391.
Hasta annesine uzun uzun baktı…
392.
Doktor Ayşe’nin içeriye girmesini bekliyordu.
393.
Satıcı çocukların nasıl aldatılacağını biliyordu.
394.
Beyin zarı iltihapları iyi tedavi edilmezse, ölüme hatta sara nöbetlerine yol açabilir.
395.
ÖSS’ye başvuruda bulundular.
396.
Aslan nasıl avlanır, bilmiyorum
397.
Başhemşire bana kraliçe gibi davranıyor
398.
Çok düşünceli bir adam
399.
Ekmeği bırakın yiyecek sıcak yemekleri bile yok
400.
Bu adam değil ayakta durmak, güreş bile tutamaz.
401.
Bu çocuk okuldan atılabilir, sınıfta bile kalabilir.
402.
Beyin zarı iltihapları iyi tedavi edilmezse, ölüme hatta sara nöbetlerine yol açabilir.
403.
Artvin yolu kapalı olduğundan geçit servis yolundan sağlanıyor.
404.
Sebzeler çok soğukta kaldıkları için biraz bozulmuş.
405.
Duyarlılığın yanında, deneysizliğin ağırlığını koruduğu bir yöneticiydi.
406.
Bu işe bir anlam ve mana veremedim.
407.
Kısaca öğrendiklerimi beni dinleyenlere anlatacağım.
408.
Bu işin sonunda kabak kafasına patlayacaktır.
409.
Toplumsal birliğin sağlanması için herkes elinden gelen gayreti göstermeli.
410.
Müzikli toplumların düzenlendiği yerlerde gençlerden çok orta yaşlı insanlara daha fazla rastlarsınız.
411.
Biz hepinizden çok şikâyetçiyiz.
412.
Genel kurul Doğu Karadeniz’in bölgesel sorunlarını gündeme getirdi.
413.
Derginin ikinci cildi 12. sayfadan itibaren başlıyor.
414.
Herhalde hiçbirinizin başka çaresi yok gibi görünüyor.
415.
Görüşmede tabii ki gençlik sorunlarının da tartılaşacağının sanıyorum.
416.
Köy ve gecekondu yaşamı arasındaki ayrıcalığı görmezden gelemeyiz.
417.
Türkiye Cumhuriyeti Kurtuluş Savaşı sonucunda kurulmuştur.
418.
Onun çekimser yapısı, ilk gözüme çarpan özelliğiydi.
419.
Birçok kişiler çevre sağlığı konusunda bilinçli değil.
420.
Bucağın beş sınıflı bir ilkokulu, bir mescidi, sayısız hocaları vardı.
421.
Çalıkuşu, Yaban, Vurun Kahpeye romanı-Kurtuluş Savaşı yıllarını yansıtır.
422.
Öğretim hayatını tamamlayıp işe başladı.
423.
Mutlaka Ankara’ya varmış olmalı.
424.
Gönülsüz yenen yemek ya karın ağrıtır ya baş.
425.
Üst üste elde ettiği başarılarla göze battı.
426.
Küçük çam ağacının arkasına saklandı.
427.
Yaralı adamı bir yerden tanıyor gibiydi.
428.
Sağanak; hayvanların, kuşların ötmelerine sebep oldu.
429.
Dilenci, memleketine gitmek ve karnını doyurmak için fırıncıdan ekmek istedi.
430.
Köylüleri daha tanımadan köy romanı yazmaya başlamış.
431.
Bir fırsat oldu da bu durumda düştüler.
432.
Kitaba göz attıktan sonra tekrar yerine yerleştirdi.
433.
Durum, hükümet ve bakanlar kurulunda görüşüldü.
434.
Bu tür uygular gözlerimi yaşartır.
435.
Zeki bir insan olmasına karşın çekimser bir kişiliğe sahipti.
436.
Ülkemizdeki kitap satışının durgunluğunun nedeni halkın kültür düzeyinin düşük olmasından kaynaklandığı acı bir gerçektir.
437.
Bunlar salında pek basit, çözümlenmesi oldukça basit problemlerdi.
438.
Onca çabasına karşın, önerisini bir türlü benimsemedi.
439.
Yurdumuz üzerinde bulunan serin havanın etkisi altındadır.
440.
Eğer evine gelmezsen, her gün telefon edecekmiş.
441.
Bugünlerde para sıkıntısı çekiyor; eli darda.
442.
Anlatılması kolay; ama yapılması çok güç, dile kolay,
443.
Bebek, gözlerini dünyaya açmak üzere, eli kulağında.
444.
Durum gülünç bulup üzerinde durmadı gülüp geçti.
445.
Kurtuluş Savaşı gibi eşsiz kahramanlık anlatımı yansıtan kaç romanımız var, diye düşündüm.
446.
Sayısal yoksulluğumuzu nitelik zenginliğimiz gölgelemiştir.
447.
Çobanın elini kolunu bağlayıp, koyunlarını çaldılar.
448.
Toplum olarak doğru düşünmesini beceremiyoruz.
449.
Tek amacımız ülkemize dönmek ve insanımıza yardımcı olmamızdır.
450.
Aşağı yukarı on yaşlarında bir çocuktu.
451.
Yüzündeki ben, hemen hemen mercimek kadar var yok.
452.
Bu mu seni arayacak, sen mi onu?
453.
Ne biçim ne de senin sözünü dinliyor.
454.
Devlet ve özel liselerde öğretmenlik yapıyor.
455.
Fiziki ve ülkeler coğrafyasını bu yıl okuduk.
456.
Çocuk bu giysilere sığmadı, oldukça dar geldi.
457.
Şiir kitaplarını karıştırdı, bulamadı.
458.
Çocuğunu sevindirmek istiyordu, bir hediye almalıydı.
459.
Kurumun bir yetkilisi aradı, birtakım şikâyetlerini iletti.
460.
Ondan ayrılalı uzun zaman olmuştu, o kadar özlemişti ki…
461.
“Sevgi” sözcüğünü hiç ağzına almamalı, bu sözcük yakışmıyor.
462.
Hayal ve duyguyu önemser ve yaslanır.
463.
Günümüzde özellikle az gelişmiş aileler, çocuklarının özenti içinde büyümesine bazen yardımcı, bazen seyirci kalmaktadır.
464.
Halıyı naylona sararak onu tozlanmaktan kurtardı.
465.
Duvardaki asılı tabloyu satın almak istediğini söyledi.
466.
Doktor ve beslenme uzmanı kontrolünde midesini düzeltti.
467.
Otomobilin tekerlerini yokladı, motoruna baktı, sonrada çocuklarını bindirdi.
468.
Ben romanı köşe yazarlığı gibi düşünüyorum.
469.
Şimdi birçok ülkelerin milyonluk kentlerinde…
470.
Çalışma saatleri, bakaca saptandı.
471.
Oraya ne Ahmet ne Turgut gelmedi.
472.
Senden, nehirler ve ırmaklar taştı.
473.
Ne kadar öğrenciler varsa kantinde toplansın.
474.
Kalabalıklarda onu gördüğünde sanki tanıyormuş gibi uzaklaşırdı.
475.
Para insani ya mutlu ya da hükmeder.
476.
Huzura her seferinde korkuyla yaklaştım ama yanımdan hiç ayırmadım.
477.
Tolstoy karısıyla evlenirken büyük bir hata yapmış, günlüğünü göstermişti.
478.
Ancak yazar, aklından ne geçerse kağıt üzerine karalanmış gibidir.
479.
Önceki kuşaklarda, sonrakileri anlayamama yeteneği var.
480.
Onun ya da benim doğru düşündüğümü gösteren delil yoktu.
481.
Bir türlü bu istek uygulama alanına geçirilememiştir.
482.
Zenci çocukların hepsi hayatın kenarında doğmuştu; ama ölümün kenarında yaşamıyordu.
483.
Çılgın âşık, sevdiğinin üç kurşun sıkarak öldürdü.
484.
Okuyucu sayısının bu kadar düşük olması sadece okur suçlamak, gerçek nedeni gizlemek olur.
485.
Chirico’nun hemen hemen bütün resimlerini zaman diye bir kavramın olmadığını doğrulamak içindir.
486.
Çevresinde gördüğü nice şey gibi gördü onu, öyle baktı.
487.
İstanbul ve boğazların güvenliği sağlandıktan sonra geçişe açılabilir.
488.
Kim verdi bana kim alacak bu yanlış cümlelerimi.
489.
Yabancı bir fısıltı yavaşça söyleyecek adını.
490.
Çok uzak bir hatırayı çağrıştırır güvercinler.
491.
O mu beni, ben mi onu götürüyorum belli değil.
492.
Kentlilerin olup bitenlerden haberleri olup olmadığını sordum.
493.
Düşman birlikleri şehri bombalamış ama girememiş.
494.
Her türlü çabadan kaçınmazdı, elinden geleni yapardı.
495.
Benim dün akşam söylediklerimi, gazetende yine çarpıtmışsın.
496.
Terör olaylarının etken olduğu ülkelerde yatırım faaliyetleri azalıyor.
497.
Yazar, kahramana hiç acımıyor bile bile ölüme itiyor.
498.
Öğle aralarında, karşı büfede bir bardak portakal suyu ve büyükçe bir sandviç yeriz.
499.
Evin salonunu ben, odalarını da kardeşim boyadı.
500.
Bazı devrik cümlelerin yazıya renk kattığını, monotonluktan kurtardığını bilmeliyiz.
501.
Kuşluk vakti sabahın erken saatlerinde uyanıyormuş.
502.
Onlar içeri girerken bizde çıkmaya çalışıyorduk.
503.
Krallar, olayları gizli olarak perde arkasından desteklediler.
504.
Dün için açık renkli gömlek ve koyu renkli kravat takması gerekiyor.
505.
Kardeşimin inandığı dünya görüşü bu olduğu için eleştiremeyiz.
506.
Bu cümlede dolaylı ve edat tümleci var.
507.
Okul önlüğü, insanı daha çocuk yaşlarda disiplin altına almasının bir işaretidir.
508.
Kütük, Forsa, Yalnız Efe, Kaşağı kadar başarılı değil.
509.
Yaşlı kadını karşıdan karşıya geçirdi.
510.
Oku baban gibi eşek olma.
511.
Geleceğini biliyordum.
512.
Sınavı kazandığını duyunca çok sevindi
513.
Seni babasından çok seviyor
.
514.
Oğlunu senden çok seviyor.
515.
Bu şehirde birçok okullar var; ancak bazıları doğru dürüst eğitim verebiliyor.
516.
Bizim dershanede her türlü sorunlar sınavda kullanılır.
517.
Bazı yırtıcı kuşların nesli azalıyor, ekilen alanlarda veri düşünce neden oluyor.
518.
Annesine yalan söylemiş, çok üzülmüştü.
519.
Hiçbiri, olacakları düşünmemiş, orada uzun süre beklemişlerdi.
520.
Yüzünü yıkayıp kuruladıktan sonra krem sürdü.
521.
Sağlık durumları iyi ancak çok yorgun oldukları gözleniyordu.
522.
Beni de aramış ama söyleyen olmadı.
523.
Onun ve sizin bilmediğiniz bir neden var.
524.
Sizin derginizde geçen ay bir yazınız çıktı.
525.
Bu duruma düşmeme düşüncesiz arkadaşlarım katkıda bulundu.
526.
Kitaba başlayınca bırakmanın olanağı yok.
527.
Şurası kesin ki, bu yapıtta ileri sürülenlerin sonuna açıklık getirileceğini sanmıyorum.
528.
Hepsi onu seviyor, tutumuna saygı duyuyor ama çalışmalarını önemsemiyorlardı.
529.
Tiyatroda da güçlü bir sanat ama ne var ki meraklısı az.
530.
Babası, masanın üzerindeki kitapları alıp bıraktı.
531.
Gerektiğinde ben onun, oda benin yardımıma koşar.
532.
Şiiri önceleri hiç sevmezdim; ama şimdi bayılıyorum.
533.
Sanki onlar ayrı ben ayrı dünyadaydım.
534.
Masaya çalışmak için oturmuştu: ama bir türlü çalışamıyordu.
535.
Bu mutsuzluğumu düzensiz yaşamama borçluyum.
536.
Kurulda elbette bütün sorunların tartılaşacağını umuyorum.
537.
Yaptığınız yemekleri beğendim oldukça nefisti.
538.
Yaramaz kardeşimin oyuncaklarını kırmış.
539.
Annem yatmadan önce bana bir problem sordu.
540.
Benim ve senin yeteneklerin farklı alanlarda yoğunlaşıyor.
541.
İlacı alır almaz annemin başı döndü ve hemen yatağa yattı.
542.
Bu romanı nesnellikten uzak bir biçimde değerlendirişini anlamakta güçlük çekiyorum.
543.
Geçen yıl, genel ve belediye seçimleri aynı tarihte yapıldı.
544.
Bu haber hepimizi şoka boğmuştu.
545.
Hava kirliliği bacaların temizlenmemesinden kaynaklanan dumanın da katkısı unutulmamalıdır.
546.
Hayatta en büyük olaylar, birçok iyi düzenlenen küçük rastlantılardan doğar.
547.
Bir toplumun önderi kötü ise hayır gelmez.
548.
Sabırla yapılan en küçük işler bile, bize kendimizi saymayı ve güvenmeyi öğretir.
549.
Bu köyde meyveler, erken olgunlaşırlar.
550.
Bundan olacak köyde herkes mutluydu, asla ayrılmak istemiyordu.
551.
Kahvemin acı tadı genzimi yakıyor, şekerin yapışkanlığı damağıma yapışıyordu.
552.
Arabanın benzini bitmiş bir türü çalışmıyor.
553.
Sağlığına ve sıhhatine çok dikkat ederdi.
554.
Müdür Bey, bu adam için, çok mütevazı burnundan kıl aldırmayan birisidir, diyor.
555.
İnsanları iyi tanıyor, her zaman doğru değerlendiriyorsunuz.
556.
Siz daha henüz yemek bile yememişsiniz.
557.
Yayınevleri genel tutumuyla ben, para sorunuyla ortağım ilgilenir.
558.
Şampiyonluk maçına inanılmaz çoğunlukta bir seyirci akını oldu.
559.
İnsanın içindeki karanlıkları aydınlatmak istiyorsak, okumaya sevk etmeli, kitabı sevimleştirmeliyiz.
560.
Sanatçının ödevi halkta yaklaşmak halkı bütünüyle kucaklayabilmektir.
561.
Satıcıların bağrışmaları birbirine kattı ortalığı.
562.
Bu müdür her türlü çabadan kaçınılmayacağını söylüyor.
563.
Bize bakar, bizi görür, ama konuşamaz.
564.
Size verilen bu kitapçık derginizin ücretsiz ekidir, parayla satılmaz.
565.
Hiç kuşkusuz sizinde bu yasadan haberiniz olduğuna eminim.
566.
Çocuklara yemekten önce ve sonra ellerini yıkamalarını anlatmalıyız.
567.
Yanımdaki çocukların sayısı yavaş yavaş kalabalıklaşıyor.
568.
Sıcaklığın azalmasıyla soğuyan havanın hacmi daralır ve alçalır.
569.
Birbirine komşu iki yerin gün içinde farklı oranlarda ısınması sonucu, bu bölgede basınç farkı oluşur.
570.
Her ağızdan çıkan sözün düşünerek sarf edilmediği malum; kırılmalar, alınmalar, tartışmalar bu yüzden hep.
571.
Onu hep neşeli, sağlıklı, şen bir insan olarak tanırım.
572.
Ben bu olanları hep gözümle gördüm.
573.
Türkçeye Arapça ve Farsça dillerinden birçok sözcük girmiştir.
574.
Otobüslerde yaşlı, sakat ve ihtiyar insanlara yer vermeliyiz.
575.
Sınav yaklaştıkça öğrencilerin heyecanı gittikçe artıyor.
576.
Kesinlikle yarın gelebilir.
577.
Bu sözleri şüphesiz bütün halk duymuş olmalı.
578.
Sorunların kesinlik başka çözüm yolu yok gibi.
579.
Herhalde on altıncı yüzyılda yaşadığından eminim.
580.
Yönetim kurulunun görevlendirdiği tek yetkin kişidir.
581.
Senin yüzünden ben bir servet kazandım.
582.
Gelecek yıl, dershane fiyatları çok yüksek olacakmış.
583.
Diğerinin yanında kümes gibi duruyor.
584.
Tepeleri kapsayan kar, ufku bembeyaz yapmıştı.
585.
İki proje arasındaki temel ayrıntıları tespit etmeliyiz.
586.
Her şeye burun bükmeni doğru bulmuyorum.
587.
Meydan o kadar kalabalıktı ki çuvaldız atsan yere düşmezdi.
588.
Suçlu olduğu anlaşılınca paçaları tutuştu.
589.
Bana ayak bağı olarak işleri çabuklaştırıyor.
590.
Sakla malını gelir zamanı diye öğüt bile verdi.
591.
Özel ve kamu kuruluşlarında çalışanlar yararlanacak.
592.
Bu işin yapılması, kimseye zararı yoktur diye düşünüyor.
593.
Yeni sözcükler yaratmak için her ulusun, dilinin sunduğu olanaklardan yararlanmak gerekir.
594.
Senin ve Ahmet’in yaptığı resimleri beğendim.
595.
Benim, senin ve onun söylediği sözlerdi.
596.
Benim ve arkadaşımın cevapladığı sorulardı.
597.
Bu önlemler ekonomik ve sağlık açısından olumlu sonuçlar verdi.
598.
Köylülerle birlikte olmak ve onlarla iyi anlaşmam, birkaç kişiyi tedirgin ediyordu.
599.
Kimi türküler, halk yaşantısını mizaha aldığı için ayrı bir önemi vardır.
600.
Bu yöredeki demir yolu inşaatlar. 1912 yılında bitirilmiş ve aynı yıl hizmete açılmıştır.
601.
Koşmaların son dörtlüklerinde şairin mahlası geçtiği için söyleyeni belli ürünlerdir.
602.
İnternet evlerinin sayısı hızla artıyor ve denetlenemiyor.
603.
Romanlarında sosyal hayatı konu edildiğinden çok okundu.
604.
Haşim Bey’i çok yakından tanıdığı için hiçbir şekilde güvenmiyordu.
605.
Yaşlı insanlara güler yüz göstermeli ve hiç üzmemeliyiz.
606.
Ferit’in yanında hem yanında olmasını istiyor hem de geçinemiyor.
607.
Kardeşinin bu düşüncelerine inanıyor, her yerde dile getiriyordu.
608.
Bize yardım edeceğinize inanıyoruz ve bu yardımım bekliyoruz.
609.
Bu güçlüklere nasıl göğüs gerdiğini ve başa çıktığını biliyoruz.
610.
Bize yaklaştıkça biz uzaklaştık.
611.
Şirkette bazı konularda o bizi destekledi, bizde onu.
612.
Bu eşyaların ucuz fakat kullanışlı olmadığını biliyoruz.
613.
Köydeki arazileri geniş; fakat verimli değildi.
614.
Törende her türlü güvenlik tedbirini alıp adeta kuş uçurulmadı.
615.
Her gün buraya gelir, bazı konuları tartışırdık.
616.
Yapılması gerekenleri ben ona, o da başkalarına söyledi.
617.
Dosyayı bize görüşmeler başlamadan önce mi sonra mı vereceksiniz?
618.
Babası bazı konularda anlayışlı; bazı konularda hiç de anlayışlı değildi.
619.
Tasarıyla ilgili bazı noktaları tartışıp bir sonuca varmalıydı.
620.
Ovayı bir sis kaplıyor, etrafımızı görmekte zorlanıyordu.
621.
Herkes bir yerlere gitti, toplantı salonunda beklemedi.
622.
Her işçiye ödül verildi, ceza verilmedi.
623.
Haber yerli haber kanallarının hepsine geçtiği halde, yabancı haber kanallarına geçilmedi.
624.
Böyle sorunları ben hiç, arkadaşım ise ara sıra dile getirirdi.
625.
Öğleden sonra kaybolan komşumuzun oğlu hala bulunamadı.
626.
Birçok ülke ve başkent gördüm: Londra, Paris, Roma, Hindistan, Japonya, Arjantin…
627.
Değil cümle kurmak, kompozisyon bile yazamaz.
628.
Her arabaya binişimde bulanırım.
629.
Türkçede kalın ve ince sesli sekiz ünlü vardır; e,i,ö,ü,a,ı,o,u
630.
Bu sınıfın iyi temizlendiğini gösterir.
631.
Hasta kadına doğru gözlerini çevirdi.
632.
Yaramaz kardeşini görünce sevindi.
633.
Saatler geçmek bilmiyor.
634.
Düşünceler zamanla değişirler.
635.
Susayınca kuyuya inmesine inmeli, ama nasıl çıkacağı da düşünülmeli.
636.
İşe gidenlerin çektiği sıkıntıları anlamıyor, üstelik yardımda etmiyorsunuz.
637.
Televizyonun karşısına oturur, saatlerce izlerdi.
638.
Herkes ressama, müzisyene hayran; onların işine karışmıyor.
639.
Zaten Anadolu’da baharlar bir başka türlü geçer.
640.
İçinde bulundukları koşullar daha da dayanılmaz bir hal almış durumda.
641.
Bir genç, romantik ve aşk şarkısı söylüyordu.
642.
Dünyaya sevgiyle bakalım, iyi yaşamasını öğrenelim.
643.
Sanatçılar, sanatsal yaşamla ve bununla birlikte halkla ilişkilerini kesmeli.
644.
Sana her konuda güvendim ve sevdim.
645.
Çalışkan ve çalışkan olmayan öğrencilerin seçimini kim yapar?
646.
Kuşkusuz yakın anlamlı sözcükler arasında ince ayrımlar bulunabilir.
647.
Sınavda yapılan bazı uygulamalardan dolayı haksızlığa uğradık.
648.
Her gün okula birlikte gider, birlikte dönerdik.
649.
Ressamın son tablosunu beğendim; renkleri çok güzel kullanmış.
650.
Kuşkusuz o da seni seviyor olmalı.
651.
Bize kötü bir komplo planlandığını duydum.
652.
Sanatı karalamaya çalışan kişi, sanatı ne tanıyan ne de yaralanan kişidir.
653.
Bir dilin anlatımı açık, buna karşılık sözcükleri eksik olmamalıdır.
654.
Beyaz papatyalar hafifçe kulağıma fısıldadılar.
655.
Herkesin sorunlarıyla ilgilenir yardım ederdi.
656.
Telefonda karşılıklı saatlerce konuştuk.
657.
Seni anlamak, yardımcı olmak isterdim.
658.
Okulumuzda halk oyunları ve folklor gibi etkinliklere yoğun olarak yer verilmektedir.
659.
Akrep, zehirli ve zararlı bir yaratıktır.
660.
İlaçları güvenilir bir yerde korumalısınız.
661.
Kuşkulu, bitkin bakışlar ona yöneldi ve etkilendi.
662.
Halkın ilk öğretmeniydi.
663.
Komisyon başkanın açıklamaları, hiç şüphesiz olayların aydınlatılmasına yardımcı olabilir.
664.
Her şeye karşılık, amacımıza ulaşmak için yine de ona yardım edeceğiz.
665.
Kadar arzulamama rağmen bir türlü keman çalmasını öğrenemedim.
666.
Yeni imar planına göre evler, yeşil alan içinde yapılabilir.
667.
Yeni eve girmiştim ki hırsız balkondan atlayarak kaçmaya başladı.
668.
Hukuk devletinin ortadan kaldırılmasına siyasiler de katkıda bulunuyor.
669.
Bu fiyatlarla kimseyi işyerinde çalıştıramazsınız.
670.
Başbakan, hükümete ömür biçmek için büyük çaba gösteriyor.
671.
Koltuğuna oturmuş; soğukkanlı bir biçimde heyecanla maçı izliyordu.
672.
Başarılı öğrencilere ödülleri okul müdürü tarafından verildi.
673.
Öğrencilerin sağlık durumları iyice aksadı.
674.
Akdeniz’de bu yıl ısı sıfırın altında eksi iki dereceye kadar düştü.
675.
Konuyu, çok değişik farklı kaynaklardan araştırdı.
676.
Dershaneye annesiyle birlikte gelmişti.
677.
Sınıftaki mevcut öğrenci sayısına bir artma olmuş.
678.
Bu tür kazalar ölümlere hatta yaralanmalara neden oluyor.
679.
Bence ona gösterdiğin bu soğuk tavrın yanlış olduğunu düşünüyoruz.
680.
Nikotinin yalızca solunum yoluyla değil ama cilt yoluyla geçtiği de bilinmektedir.
681.
Bilim insan düşüncesinin oğlular karşısında geliştirebileceği en yüksek teorik etkinliktir.
682.
İnsanlar arasında sevgi tohumlarını dikmek için uğraşıyor.
683.
Keşke daha az kırgın ve hiç küskün olmasaydı da insanlara arşı mücadeleci olsaydı.
684.
Yolu Sultanahmet’e düşenler, Fransız Müzakeresi’nde sergilenmekte olan Fransız ressamlarının eserlerini görebilirler.
685.
Tekrar tekrar bilimlerin bağımsızlıklarını kazanmaları ortaçağın sonunda başlar.
686.
Kıskançlık insanlar arasında iletişim kopmasını sağlar.
687.
Herkes birbirini tanıyor; ama birbiriyle konuşacak konu bulmuyor.
688.
Çalışma Bakanı, emeklilik yaşının yükseltilmesine yönelik olarak hazırlanan yeni yasa tasarısını imzalamadı ve karşı çıktı.
689.
Geleceğe güvenle bakabilmek için tarih ve toplumsal koşulları akıllıca değerlendirmek gerekiyor.
690.
Bu konuyu anlamadım, bir daha çalışacağım
691.
Bu maçı yaklaşık otuz bine yakın insan izlemişti.
692.
Ben bir kedi, o bir fasulye mutlaka onu yakalarım.
693.
Adam yeni eşinin çocuklarını benimseyip benimsemeyeceği kaygısı içindedir.
694.
Hata yaptığını anlayan insanın özür dilemesi onu küçültmez aksine yüceltir.
695.
Ona bakılırsa herkesin kendi geçmişine özlem çekmesi doğaldır.
696.
Yeni hükümet 280’e karşı 120 oyla güvenoyu aldı.
697.
Alkol kullanan sürücülerin kaza şansı daha da artmaktadır.
698.
Dış dünyaya bağlı sanatçıların, genellikle görünen gerçeği değiştiremezler.
699.
Çocuk çevrede olup bitenlere ilgisiz ya da umursamaz görünür.
700.
Genel müdür şirkete geldi ve denetledi:
701.
Yaralının sağ ön göğsünden iki kurşun çıkarıldı.
702.
Oyunlar gerçeğe bir şey katılmadan, yorumlamadan yazılmış.
703.
Yurt dışında birkaç yıl resim öğretimi görmüştü.
704.
Bu konudaki her çeşit söylentiye aldırmayın.
705.
Benim ve kardeşimin kaldığı otel farklıydı.
706.
Hava durumunu okumasını unuttular.
707.
Sarışın gözlüklü beyefendinindi bu çanta.
708.
Eğer söylediklerini uygulamadığın müddetçe başarıya ulaşamazsın.
709.
Kitabın konusunu çok beğendi ve bir solukta okuyup bitirdi.
710.
Her şeyi bir gün önceden hazırladım ve yemeğe çağırdım.
711.
Bu ülkenin çözmeye zorunlu olduğu birçok sorunu var.
712.
Fransızca kurslarına katılacağım; fakat bu kursların yararlı olduğuna inanıyorum.
713.
Söylediklerin hiç şüphesiz arkadaşının kulağına gitmiş olmalı.
714.
Çocuklar mutlaka sinemaya gitmiş olmalılar.
715.
Vücudumuzun her organizması, ayrı bir görev yapar.
716.
Bu olay hepimizin ilgisini çekti ve derinden etkiledi.
717.
Sazın telleri sert çalmaktan dolayı koptu.
718.
Özgün yapıtlar mutlaka geleceğe kalırlar.
719.
Sınavda iyi bir dereceye girdiğim için beni kutladı tebrik etti.
720.
Yapraklar sonbaharda hüzünle sararıp dökülüyorlar.
721.
Son şiirleri de bu kitapçıkta yer alacaklarmış.
722.
Öyle acemi ki ben onun bu eline su bile dökemem.
723.
Genç futbolcunun bugün ki maçta oynaması için hiçbir neden yok; çünkü formda gözüküyor.
724.
Belediye, yolcu taşıma fiyatlarına zam yapmış.
725.
Onunla ilk kez bir baloda tanıştık.
726.
Ahmet’in stajyerliği ilk burada kalktı.
727.
Dağların en zirvesine çıktı.
728.
Türk ve yabancı basında sinema üzerine yazılan ilk kez 1948 yılında yayımlandı.
729.
Maçın bitmesine yaklaşık olarak tam üç dakika var.
730.
Töre olaylarıyla ilgili olarak bu tebliğin yayın ve ilanına karar verildi.
731.
80 bin civarında göz taramasından geçirilmiş hastamız var.
732.
Türk sinemasının gelişmesini isteyen herkes, dilimizin bugün ki durumuna kayıtsız kalamaz.
733.
Öğrenciler sınava girerken arkadaşlarına başarı sözü verdiler ve hepsi sınav boyunca ter döktüler.
734.
Bu halıları iyice temizleyip satışa hazır duruma getirmelidir.
735.
Salondakilerin hiçbiri bu konuda konuşmak istemiyor, sus pus oturuyordu.
736.
Bu kararın aksini düşünenler, durumu inceledikten sonra bir karara varmaları gerekir.
737.
Böyle konularda ne o beni, ne de ben onu etkilemek isterim.
738.
Turistlerin dün de Bergama ve yakın çevresini gezdiler.
739.
Onlara sık sık yardı ettiğimizi, yeri geldikçe övdüğümüzü herkes biliyor.
740.
Roman öyle bir türdür ki, öğrenci bir romanı okurken toplumsal sorunlar üzerinde düşünmeyi öğretir.
741.
Başarılı olmak için çalışma arkadaşını sevmen ve inanman gerekir.
742.
Her kuruluş bu konuda gereken önlemi alması gerekir.
743.
Kardeşim içe dönük; ancak birçoklarının sandığı gibi korkak bir değildir.
744.
Kimi rüyalar, insanların gelecekleri hakkında bazı ipuçları verebilirler.
745.
Yangın nedeninin elektrik kontağından kaynaklandığı tahmin ediliyor.
746.
Biz onunla baba kardeş gibi geçinir gideriz.
747.
O, bir kitap kurduydu; çok okumayı severdi.
748.
Ona imrenir, için için kıskanırdı.
749.
Yaşam mücadelesinde yalnız ama güçsüz değildi.
750.
Ne yazık ki alışkanlıklar kolay kolay terk edilmiyorlar.
751.
Hizmetliden bir çay istemişti.
752.
Kız çok güzel, fakat nişanlısı yakışıklı değildi.
753.
Çocuklar masal kitaplarından hoşlanır, gerçek dostları gibi bağlanırlar.
754.
Dostluklara önem verelim; sık sık arayalım.
755.
Burayı çok seviyoruz; kem gözle bakanı affetmeyiz.
756.
Eski eserlere önem vermeli, yeni kuşaklara tanıtmalı.
757.
Osmanlı saraylarında gördüğü ve çok beğendikleri üzerine dün uzun bir konuşma yaptı.
758.
Kitapçıktaki sorular incelendi ve öğrencilere dağıtıldı.
759.
Yolcuların biletleri teker teker kontrol edildikten sonra otobüslere bindiler.
760.
Şirketin defterlerini inceledik, gereken araştırmalar yapıldı.
761.
Yaşam boyu süren bu konuşmalar, bir dilim ekmek için değil miydi?
762.
Kapıcımız magazin haberlere meraklı biriydi.
763.
Halk, bir eser ortaya çıkarken çeşitli güçlüklerle karşılaşabilir.
764.
Yeni çıkan her yayına para ayırıp satın almak bütçemizi zorlar.
765.
Yazlıktaki koltuklar buraya, buradaki koltukları da yazlığa götürecek.
766.
Babamı biraz, kardeşimi hiç sevmem.
767.
Herkes yağmur yağacağına inanıyor, yağamayacağına ihtimal vermiyordu.
768.
Şirket yönetim kurulu toplantısı yaptı ve oy birliği ile feshedildi.
769.
Size özel bir soru daha sormak isteyeyim.
770.
Yazar mantıklı ve bencil olmayan tipleri anlatmış.
771.
Öğrencisinin başarısını övmek için yaptığı konuşmada sözünü esirgememiş.
772.
Memleketini çok özlemişti; ama dönmek de istemiyordu.
773.
Bu sınavda başarılı olmadığını herkesten çok bizi üzdü.
774.
Seni çok özledim, hiçbir zaman kırılmadım.
775.
Çocukları aşağılık duygusuna iten ve güvensizlik veren davranışlardan sakınmalıyız.
776.
Annem sokağa çıkarken, eşarbını ve yakası kirli mantosunu giyer, öyle çıkar.
777.
İçinde bulunduğumuz helikopter, ölüm tehlikesi atlattı.
778.
Bu sorunun çözümünde yapabileceğim rol çok önemli.
779.
Güvenlik ve askeri makamlarca görevlendirilen personel, başarılı oldu.
780.
Hem arkadaşım hem de meslektaşım olmaktan çok mutluyum.
781.
Yurt dışındaki iş bir liseden mezun olma durumu olduğundan bu sınava katılamaz.
782.
Çocuk felcinden korunmak amacıyla altı milyonun üzerinde çocuk aşılandı.
783.
Seyirci sayısının kalabalık olması bu sonucu doğuruyor.
784.
Törende ikisi öğretmen yirmi beş öğrenci görev aldı.
785.
Ucu yırtık yabancı paraların, Merkez Bankası dâhil, hiçbir yerde işlem görmüyor.
786.
Artık hastamızın sağlık durumu tamamen iyileşti.
787.
Hükümet tabibine muayene edilerek sağlık raporu alacaksın.
788.
Deprem kuşağı üzerinde olmasına rağmen sağlam yapılmayan binalar bu yüzden dolayı depremde çabuk yıkılıyor.
789.
Bu girişim sağlığa verdiğimiz önem ve karalılığın bir göstergesidir.
790.
Mevlana, Türkleri olduğu kadar yabancılar tarafından da tanınan bir düşünürdür.
791.
Dünyada tamamı mermerden yapılmış olan ilk anıtsal yapıt Ege’nin Efes kentinde olduğu biliniyor.
792.
Eminim ki adam güç durumda olsaydı belki de o parayı almazdı.
793.
Simurg, bir İran efsanesinde gerçeğin peşine düşen kuşların öyküsü anlatılır.
794.
Hiç olmazsa bari yağmurun dinmesini bekleyin.
795.
Ne zaman aranıza gelsem daima güç verdiniz.
796.
Öteki kentler gibi bu kent de çirkin bir görüntüye kavuştu.
797.
Ne zaman şiir yazıyor ve yayımlıyorum; ama ben şiiri hiçbir zaman senin gibi düşünmüyorum.
798.
Ancak kitabı kitaplığımda nereye koyduğumu bir türlü bulamıyorum.
799.
Okuduklarını ezberlemek değil, tartışarak özümsenmesini sağlamak gerekir.
800.
Önemsenmeyen, gereksiz hatalar başarıyı engeller.
801.
Bunu, kendim ve arkadaşlarım adına söylüyorum.
802.
Bu önlemler ekonomik ve sağlık açısından yaralı sonuçlar verdi.
803.
Köy konuları ile ilgilenmemin nedeni, köylüyü yakından tanımak, onlarla bir arada yaşama fırsatını bulmuş olmamdandır.
804.
Bende bu konuda onun haklı olduğunu sanıyorum.
805.
Her ne kadar şehir akışına tanışmışsa bile beklenen rahatlığa kavuşulmamıştır.
806.
Tiyatro öyle bir sanattır ki, kişi bir oyunu anlamaya çalışırken bile eğitir de.
807.
Sanatçı son günlerde okuduğu ve ilginç buldukları üzerine şunları söylüyor.
808.
Ahmet abi, kulübümüzün üye ve başkanıdır.
809.
Yanılmıyorum, onunla ilişkisi olduğunu tahmin ediyorum.
810.
Sigara içmenin sağlığımıza ve sıhhatimize zararı vardır.
811.
Sana asla kızmıyor, çok seviyoruz.
812.
Yaptıkları önce kötüydü, ama sonunda giderek düzeldi.
813.
Çocuklarımıza öğrettiklerimizden aksine yapıyorsak, bizim gibi davrandıklarında oları kınamaya hakkımız yoktur.
814.
Osmanlı süsleme sanatlarında temel eser olarak sayılan bir kitap milyara satıldı.
815.
Bir sorunun üzerine enine boyuna düşünmeyi, anlamak için çaba harcamayı öğrenmemişler.
816.
Her istediği yerine gelse de Yüzü yine de gülmez.
817.
Hiç kimse ona gerçeği anlatmamış; onu yalan yanlış sözlerle oyalamış.
818.
Yemeği erken yemesi gerektiği halde, hasta bu yasağa uymuyor.
819.
Burada, tiyatro salonundan internet kafeye kadar birçok etkinlik bulunuyor.
820.
Bu, kendi resimleri için açtığı ilk kişisel sergisi olacağı için çok heyecanlıydı.
821.
Teknoloji ne kadar artarsa da el emeğinin önemi azalmıyor.
822.
Mimar ya da mimarlıkla ilgileniyorsanız bu kitabı okuyun.
823.
Takımlardan biri, ötekinin bitmek bilmeyen karşılıklı saldırılarına daha fazla dayanamadı.
824.
Geçirdiğim rahatsızlığı, büyük bir başarıyla ameliyat ederek sağlığıma kavuşturdu.
825.
Adaylar yirmi beş yaşından büyük olmalı ve sağlık kontrolünden geçmiş olması gerektiğini söyledi.
826.
Kurumda eğitim görmüş herkes saygılı, hoşgörülü ve esnek olmak gibi çok önemli erdemler kazanmışlardır.
827.
Yaptıklarını kendi ağzıyla itiraf etti.
828.
Ozan, 1940 yılında yerli şiirimizin başta gelen adlarından biriydi.
829.
Olaylardan büyük bir üzüntü duyduğunu suçluların cezalandırılmasını istedi.
830.
Fiyatlar çok pahalı olduğu için satışlar çok durgun.
831.
Oraya gidersen Etnografya ya da Kurtuluş Savaşı müzelerini gezmelisin.
832.
Bu kılavuzda sizi belli bir türdeki bilgilere uyarmak için bazı özel işaretler kullanılmıştır.
833.
Bu gaz havada yoğun, olarak bulunur.
834.
Bu, sizlere verebileceğim en önemli ödül ve en önemli hedeftir.
835.
Sergide tanıtılan antika eşyalar, geçmişteki insanların inançlarını ve beğenilerini de yansıtır.
836.
Söz konusu yazarla benim düşüncelerimiz hatta duygularımız birbirine benziyor.
837.
Onunda görüşlerini öğrenmek, yararlanmak istediler.
838.
Arkadaşının sıkıntı çektiğini biliyor, sezdirmeden yardım ediyordu.
839.
Alınan bu karar, savaşta askerlerin daha çok ölmesine yol açtı.
840.
Beğendiğim sözcüğü yada cümleyi çizip yerine etkili sözler uyduruyordu.
841.
Bu işyerinde tebrik ve kutlama ziyaretlerinde bulunduk.
842.
Yanlış bir şey yapsam o da kızmaz çünkü inanılmayacak kadar anlayışlıdır.
843.
Siyasi, ekonomik alanlarda görüştüler.
844.
Bu kameralar rahatça kullanılabildiği ve taşınmasının kolay olması nedeniyle tercih ediliyor.
845.
Akşam ben kendi odama, Fatma da kendi odasına çekilmişti.
846.
Dürüst biri olduğundan dün de bugün de kuşkuya düşmedim.
847.
Bu soru ben ve benim gibi sınava girmiş olan bir çok kişinin kafasını karıştırdı.
848.
Bu konuda gençleri azımsamak doğru değil.
849.
Elbette onunla birlikte gitmiş olabilirler.
850.
Yapılanları doğru olmadığına inanıyorum.
851.
Bu haberlerin ne kadar doğru olup olmadığını öğreneceğiz.
852.
Çocuklar bundan en az zarar ya da hiç zarar görmeden kurtulmalıdır.
853.
Türkiye’nin birkaç bölgesi hariç henüz kar yüzü görmedi.
854.
İşte bu yüzden dolayı sizleri buraya toplamış bulunuyoruz.
855.
Özel zevklerim arasında kitap okumayı severim.
856.
Bu tutumu ile ailesine zarar mı veriyor yarar mı belli değil.
857.
İş konusunda ben onu o da beni etkilemek istemez.
858.
Arkadaşımızın sorununa sahip çıkarak desteklemeliyiz.
859.
O yıllarda ben otuz o ise otuz beş yaşlarındaydı.
860.
Hava kirliliğinin nedenlerinden biri de hava kirliliğindendir.
861.
Konuşmacıların düşüncelerine katılıyor ve destekliyoruz.
862.
Kendisine söylenen bu sözü duyar duymaz oturduğu yerden kalktı kürsüye yöneldi.
863.
Kitaptaki yanlış yerleri düzelterek önümüzdeki günlerde yayınlamayı düşünüyor.
864.
Kasabaya gidip bir hafta kalmayı düşünüyor.
865.
Eklediği yeni bölümler romana bambaşka bir boyut getirdi ve bu haliyle kitaplaştı.
866.
Sanatçı, insanlığın gerçeklerine yönelir ve ele alırsa başarılı olur.
867.
Oysa kitapta ona yakın bölümüyle üç masal var.
868.
Bu saatte eminim uyumamış olsa gerek.
869.
Takımımız maç boyunca gösterdikleri performans hepimizi şaşırttı.
870.
Sınavdan sonra arkadaşımı aradım ve nasıl geçtiğini sordum.
871.
Bu parayı kazanmak için harcadığım emeği ve fedakarlığı görmüyor değilim.
872.
Geçen dersteki sorduğumuz soruya cevap vereceğim.
873.
Bu eser, okuyanları okumanın anlamını öğretmekle birlikte zevklerine de ulaştırıyor.
874.
Araştırdığım konuyla ilgili, kütüphanede bir tek kitap dahi olmadığını hayretle gördüm.
875.
Zannederim aldığımız bu uyarılar ve ikazlar hatalarınızı anlamanızı sağlayacaktır.
876.
Eskiden eczaneler parfümün, oyuncak değil ilaç satarlardı.
877.
Bu kasabaya gelmeden önce yaşadıkları yerde küçük, verimsiz bir toprakları varmış bu ailenin.
878.
Dolaptaki bütün elbiselerin hepsini valize koydu.
879.
Everensele ulaşmanın yolunun ulusal olmaktan geçtiğini geçmişte de gelecekte de savunacağım.
880.
Size bu kavgada suçlu olmadığımı söylemiştim; ama siz şüphe duydunuz.
881.
Esere öyle bakmak ve basit bir tür olarak bakmak gerekir.
882.
Röportaj, televizyoncunun ana kollarından biridir.
883.
Bir topluma moral vermek, moralini yükselten konuşmalar yapmak, o yönde yazılar yazmak yerinede bir davranıştır.
884.
Yahya Kemal’e ‘’ NE zaman şair olduğunuza inandınız, hissettiniz?’’ derler.
885.
Kadın asker oğlunu: ‘’ ardında bir Allah bir de ben varım!’’ diyordu.
886.
Eserlerini incelediğimizde romanların güncel, şiirlerin ise güncel olmadığını söyleyebiliriz.
887.
Acilen ihtiyaç duyduğunuz kitaplığın ölçüleri alındı, şehrin en ünlü mobilyalarınca yaptırılacak.
888.
Bu karşılıksız büyük aşka bakıp da ona hayran kalmak örnek almamak elde değil.
889.
Şairlerin başarıya duygu yoluyla ulaşmaları çok daha güç, onun için düşünce yolunu kullanıyorlar.
890.
Bu akım ilk ortaya çıktığı yıllarda büyük ilgi gördü.
891.
Sen haber vermeden gitmişsin.
892.
Hasta babasının durumu gittikçe kötüleşiyor, yerinden kalkamıyordu.
893.
Yüksek sesle bağırarak sorunlarını çözemesin.
894.
O gün tiyatro salonunda iki yüzün üstünde izleyicinin olduğunu biliyorum.
895.
Bu yapıta farklı bir gözle bakıp değerlendirmelisin.
896.
Anlatılanları hiç kimse dinlemiyor sürekli konuşuyordu.
897.
Mahallemizde yaşayan bu yaşlı ve sevimli insanı herkes seviyor, gerektiğinde yardım ediyordu.
898.
Beyaz bulutlar gökyüzünü kaplamışlardı.
899.
Bu ödülü size vermeyi düşünüyoruz, çünkü başarılı buluyoruz.
900.
Bu büyük şair şiirlerinin çoğunu serbest ya da hece ölçüsüyle yazmış.
901.
Bu yıl kesinlikle ürünümüzün geçen yıl ki kadar iyi olmayabilir.
902.
Beklenmedik bir sürprizle karşılaşacağımızı nereden bilebilirdik.
903.
Artık bundan sonra seni dinlemek istemiyorum.
904.
Sanat eseri gerçeğine ne tam yaklaşmalı ne de uzaklaşmalı.
905.
Dürüst davranışları yüzünden terfi etti.
906.
Bende bu, yere değil duvara asılmalı.
907.
Cumhuriyetin yetmiş altıncı yıl kutlamaları coşkuyla kutlandı.
908.
Adaş olduğumuzu söylememe karşılık hala niye adımı soruyorsun?
909.
Ayağa kalkınca biricik çocuğu yere yuvarlandı.
910.
Uykudayken gördüğü rüyayı anlatmamaya karar verdi.
911.
Öğretmenimiz ödevimin iyi olmasına dikkat eden, özen gösteren, öğrencilerini severdi.
912.
Açılış töreni, edebiyatçı kesimin estetiğe gereken önemi verdiğini kanıtlayarak ispatladığı için çok önemliydi.
913.
Romandaki kelimeler hareketlenecekmiş gibi canlı.
914.
Balkona asılan çamaşırlar rüzgârda düşecekmiş gibi oluyorlardı.
915.
Önüne konulan yemeği bir solukta çarçabuk yiyip bitirdi.
916.
Hocamızı çıt çıkarmadan, sessizce ve can kulağı ile dinliyorduk.
917.
Genç doktora hastanın evini gösterdi.
918.
Gün geçtikçe kitap meraklıları zamanla artıyordu.
919.
Dağıtım ağını genişleten firmamız yeni deposuyla ilgili haberleri ve fotoğrafları görünce çok memnun kalacak ve belki de gözleriniz yaşaracak.
920.
En zirveye çıkmak isteyen sanatçı, çalışmalarına yurt dışında devam edeceğini söyledi.
921.
Aydın, her zaman toplum düzeyinin üstünde olmalı ve yol göstermeli.
922.
Bir yazıdan bir tek sözcük çıkarılırsa veya dâhil edilirse o yazı bozulmamalıdır.
923.
Gerektiğinde kullanmak üzere sakladığım parayı çıkardım, kardeşime verdim.
924.
Sanırım bu sorunun seçeneğinin A olduğundan hiç şüphem yok.
925.
Mektubunu alınca çok sevindiğini söyledi.
926.
Dili doğru kullanmak, herkesin görevidir ve buna dikkat edilmelidir.
927.
Arabayı yaya kaldırımın üzerine park ettiği için ceza yedi.
928.
Bugün gelemeyeceğini üzülerek söyledi.
929.
Arkadaşım ve ben, onu her gün ziyaret ederdim.
930.
Bu edebi akıma mensup sanatçıların çoğu, yeni düşünceleri eski şekilde söylemişlerdir.
931.
Babamın söylediklerini dinledi; ama karşı çıkmadı.
932.
Bir ön araştırma yapıp konuyla ilgili bir rapor hazırladı.
933.
Eski Türk evlerinin çiçeklerle dolu bahçelerini göremiyoruz; çünkü yalnız resimlerde kaldı.
934.
Türk milletinin en büyük güvencesi gençlerdir, onlardan çok şey beklemektedir.
935.
Önce buraya, senin yanına, oradan da İstanbul’a gitmeyi düşünüyoruz.
936.
Her yıl şenlikler düzenleniyor, turistlerin ilgisi bu bölgeye çekiliyordu.
937.
Basımı 1986 tarihine rastlayan kitabın inceleme bölümü, İlhan Geçer hazırlamış.
938.
Gönül isterdi ki böyle güzel bir eser, şairin ölümünden sonra daha yaşarken basılsın.
939.
Önemli olan, söylediklerimize kulak vermeleri ve yapmalarıdır.
940.
Anne, baba ve öğretmenler önemli şeyleri çocuklarına anlatması gerek.
941.
Amacı arkadaşlarını ikinci, kendisini de birince plana çıkarmaktı.
942.
Yarışmada bizim okul birinci, arkadaşımın okulu ise elendi.
943.
Kardeşim salonda, ben annem tek yataklı küçük bir odada uyuduk.
944.
Havanın yağmurlu olduğunu ve denize açılmamasını önermiştim.
945.
Sanığın savunması arkadaşı tarafından yapılmış ve defalarca ertelenen, aylarca süren davayı kazanmıştı.
946.
Dikkatli bakılırsa her sanat yapıtının siyasal bir anlamı vardır ve belli bir sınıfın, belli bir hayat görüşünün koşullarıyla yüklüdür.
947.
Romanı okuyup bitirdiğinde, başladığı zamanki okuma hevesinden bir şey kaybetmemişti.
948.
Yaşlı adam, soğuktan katılaşmış elleriyle atın yularına doğru bir hamle yaptı fakat yakalayamadı.
949.
Gözlerini bir türlü unutamıyorum.
950.
Birkaç gün öncesine kadar gündemi oluşturan bu haberler bugün önemini yitirdiler.
951.
Yeni müdür, işçi temsilcilerini çağırarak bir süre görüştü.
952.
Sanatçı, hayranının hastane masraflarını karşılayarak tedavi ettirdi.
953.
Yetkililer, vatandaşları alarma geçirerek onlardan duyarlı davranmasını istedi.
954.
Kütüphaneden aldığı kitabın süresi dolmasına rağmen hala iade etmemiş.
955.
Senin yanında veya uzakta her zaman kendimi yalnız hissediyorum.
956.
Edebiyattaki bu değişiklikler pek çok sanatçıyı etkilemiş, yeni bir bakış açısı kazandırmıştır.
957.
Ufaklıkların hepsi inat ediyor, tüm yalvarmalara ısrarlara karşın sofraya bir türlü oturamıyordu.
958.
Sözün bir tür dil sürtüşmesi olarak değerlendirilmesi gerekiyor.
959.
Babaannemle böyle yemyeşil, çiçeklerle dolu, cennet gibi bir yerde büyüdük.
960.
Depremde enkaz altında kalanlara tek tek geçmiş olsun diyerek gereken her şeyin yapılacağını, yaraların sarılacağını söyledi.
961.
Bitmek bilmeyen istekleriyle annesinin bütün boş zamanını meşgul ediyor.
962.
Halk arasında yaygın bir görünüşe göre merdiven altından geçmek uğursuzluk getirir.
963.
Eleştirileri hiç önemsemeden şiir yazmaya devam edecekti.
964.
Bütün aramamıza değin zavallı kadını bulamadık.
965.
Her bayramda birçok çocuklar şeker toplardı.
966.
Kocası elinde bir poşetle içeri girdi.
967.
Azıcık babamdan kalan aylıkla geçinmeye çalışıyordu.
968.
Dünkü oylamada yine çekingen davranmış.
969.
Apartmanlar birbirine çok yaklaştı.
970.
Bu sadece bizim toplumumuza özel bir adettir.
971.
Ona, defalarca hatırlatıp, kaç kez uyardım.
972.
Sonradan gelen hiç kimse boşluğu doldurmadı.
973.
Çok yorucu ve uzun yolculukla sonra şehre ulaştık.
974.
Fabrikaların çevre kirliliğine katkıları da azımsanacak gibi değildi.
975.
Amacına ulaşmak için uzun süre gayret ve çaba gösterdi.
976.
Bir bebeğin havaya suya ne kadar muhtaç ise sevgiye de o kadar muhtaçtır.
977.
Dersi iyi dinlemeli gereği gibi davranmalıyız.
978.
Türk mühendis ve işçilerince inşa edilen Urfa, Tüneli, Türkiye’nin en büyük tüneli arasında bulunuyor.
979.
Birçok kez bizi telefonla aradı, uzun bir süre mektup yazdı.
980.
Bu hastalığın sebepleri araştırmaya başlandı.
981.
Son yıllarda ilaç tüketimimiz iyice çok arttı.
982.
Kendisini bir türlü hiçbir zaman dersine veremiyor.
983.
Aldığımız adam henüz az önce buradaydı.
984.
Sık sık yanlış hatalar yapmasından bıktık.
985.
Araba birkaç saniye içinde hızlı bir sürat kazandı.
986.
Öfke dolu bakışlarıyla hepimizi sindirmişti.
987.
Öğrencilere her zaman yardımcı olmuş, korumuştur.
988.
Bahar gelince sıkıntı ve kederlerini unuttu.
989.
Kuşları sever, ilham alındı.
990.
Genç şairleri koruyucu olur, sevilirdi.
991.
Kapı çaldığında ‘’ Geldim ‘’ dedi ve açtı.
992.
Çığ altında kalan iki kişinin kurtulmasına çalışıyorlar.
993.
Yakalanan sanıklar sorgulanmaya hızla başlandı.
994.
Yok yere, boşu boşuna kavga etti.
995.
Boğa güreşlerini seyretmek için meydan büyük bir insan kütlesi toplanmıştı.
996.
Eleştirmen okuyucuların edebi eserleri anlayacak zevk almalarını sağlamadılar.
997.
Bu tembellik onun batmasına hatta zara etmesine neden olacak.
998.
Herkes konuşma dilinin kurallarını öğrenmeli ve yapılan yanlışlar hafife almalıdır.
999.
Büyük insan aramızdan ayrılalı, seneler, aylar, yıllar geçti
1000.
Çok babacan adamdır; herkese elini uzatır, yardım eder, kollar.
1001.
Geçmişte ve gelecekte iyi bir şair olamayacağını anlamıştım.
1002.
Ne şimdiye kadar ne şimdiden sonra bu mesleği seveceğim.
1003.
O, insan ilişkilerinde çok katı ve duyarlılığı olmayan biridir.
1004.
Eminim daha çocuk yaşta şiir yazmaya başlamış olmalı.
1005.
Böyle bir anlayış bizde yerleşmediği için, çevremizi önemsemiyor ve saygı duymuyoruz.
1006.
Kendisine alınan eşyaları beğenmediği gibi önemde vermez.
1007.
Trafik kazaları, ölümlere hatta yaralanmalara yol açabiliyor.
1008.
Onun yalanlarının ne benim ne de sınıf arkadaşlarının tahammülü kalmıştı.
1009.
Öğrencilik yıllarımda beni sürekli arar, maddi manevi destek olurdu.
1010.
Toplu taşıma fiyatlarına ocak da zam yapılacakmış.
1011.
Arkadaşları onun davranış biçimlerini hiç beğenmezdi.
1012.
Gençlik yılları gözünün önünden bir film şeridi gibi geçti ve büyük bir özlem duydu.
1013.
Geleceğe özlemle bakıyoruz.
1014.
Sanat, güzeli yakalamaktır; edebiyatçının, heykeltıraşçının, ressamın yöntemleri farklı da olsa amaçlar hep aynıdır.
1015.
Bir yazarın günlük olaylara ait duygu ve düşüncesinin kişiliğe göre yansıtan, okuyucuyu düşündüren kısa ve ölçülü yazılara fıkra denir.
1016.
İlk tanışmamızdan itibaren çok iyi anlaştık.
1017.
Geri almak şartıyla kitabı sana veriyorum.
1018.
Herkes, filmin senaryosunun iyi, fakat yönetmenin başarılı olmadığını söylüyordu.
1019.
Ülkemiz sosyoloji ve ilmi açıdan gerektiği gibi tahlil edilememiştir.
1020.
Onunla evde annesi dışarı da ise ben ilgileniyorum
1021.
Benim ve senim dünya dışında bütün dünya acayip.
1022.
Yüksek dere ve tepelerden geçtik.
1023.
Bu klipi çekmek için çok masraf harcadığını söyledi.
1024.
Şirket, bu konuda gereken önemi vermesini istiyoruz.
1025.
Bazı kelimeleri çok iyi, bazı kelimeleri ise hiç bilmiyor.
1026.
Dağlık bölgelerde bir hafta mahsur kalan dağcılar, bu süre içinde yalnız su ve ekmek yediklerini söyledi.
1027.
Çocuklarıyla hafta sonları sinemaya, yemeğe çıkan Ahmet Bey, bu kısa süreyi en iyi şekilde değerlendirmeye çalışıyor.
1028.
Dünya kupası sırasında, Kore halkına ‘’Kendi takımınız dışında hangi ülkeyi desteklersiniz?’’ sorusuna halkın yüzde 67’ si ‘’Türkiye’’ karşılığını vermiş.
1029.
İki yıl öncesine kadar halkımız bırakın dünya kupasına katılmayı, dünya üçüncüsü olmayı bile hayal edemezdi.
1030.
Üstün zekâlı çocuklara nasıl ilgilenmesi konusunda öğretmeni bilinçlendirecek olanlar, rehber öğretmenleridir.
1031.
Araştırmacılar göz rengiyle katarakt arasında nasıl bir ilişkinin bulunup bulunmadığını araştırıyor.
1032.
Umarım senle bir daha hiç görüşmeyeceğim.
1033.
Eminim öyküyle ilgili anlatılanlar doğru olabilir.
1034.
Düşündüklerin çok ve yalın bir dille ifade edilmelidir.
1035.
Yaptığın bu davranış azımsanacak bir davranış değil.
1036.
Şairin ilk gençlik heyecanı geçtikten sonra güzel şiirler yazamaz.
1037.
Bahar, yeryüzüne bu derece hayat getirdiğini o gün gördüm.
1038.
Geniş avluya girdik ve çok güzel şeylerle karşılaştık.
1039.
Aşk insanı seçkin kılar, değer kazandıran bir yaşam birimidir.
1040.
Mitolojiden yola çıkıp yaşamın gizini irdeler, açıklık getirmeye çalışır.
1041.
Halk kendini dinleyen politikacıları sever, inanır.
1042.
Bu şehir kurulalı olsa olsa yüz, hadi bilemedin iki yüz yıl olmuş olsa gerek.
1043.
Hocanın anlattıklarına büyük önem veriyor ve tek tek defterine not ediyordu.
1044.
Kabinenin çalışma tarzı belirlenir, bakanlar kurulunca onaylanır, sonrada bürokratlar uygular.
1045.
Yazarımız uzun yıllardan sonra iki güzel hikâye yayımlayarak tekrar eski günlerine yeniden döneceğini söyledi.
1046.
Her gün yeni bir sanatçı çıktığı ortamda nitelikli müzik yapılması beklenmez.
1047.
Sanat ve bilimsel alanda, ülkemiz epey yol kat etmiştir.
1048.
Bu küçük kasabada hiç kimseye saygısızlık edemez, dedikodusunu yapmazdı.
1049.
Epeydir seni arıyor ama bir türlü ulaşamıyor.
1050.
Roman uzun ama anlaşılması zor değildi.
1051.
Dostlarımdan uzaktayım, ama mektuplaşırım.
1052.
Saz şairlerinin hiçbiri halktan uzaklaşmadı, halkın sorunlarını şiirlerinde yansıttı.
1053.
Siyasetçiler, sanatçılara her zaman destek olmalı, yüreklendirici çalışmalar yapmalı.
1054.
Arkadaşlarımla bir araya geldik; fakat yemek ısmarlamaya fırsat bulamadım.
1055.
Bilim adamı, sıkıcı konuşmasını ben de ellimdeki gazeteye okumayı sürdürdüm.
1056.
Dedem, torunlarına defalarca şehit olan arkadaşlarının hikâyelerini anlatırdı.
1057.
Arkadaşlarına durumu anlattı ve ikna etti.
1058.
Bu sözcüğün, cümleye kattığı anlam ve görevi bakımından incelenmesi daha doğru olur.
1059.
Askerler düşmanların saldırılarından kurtarıp otomobilinize bindirerek yola çıkardılar.
1060.
Konuklarına aldığı yeni evi gezdirdi.
1061.
Genetikle ilgili bu buluş, insanlığa yarar sağlayabileceği gibi zarar da sağlayabilir.
1062.
Gizli bir sırrı fısıldadı kulağıma.
1063.
Ağaçlar bu yıl erken çiçek açtılar.
1064.
Atlar, panikleyip sağa sola kaçıştılar.
1065.
Kelimeler duygu ve düşüncelerimizi ifade ederler.
1066.
Gözler, yalan söylemezler.
1067.
Kitapları bize dost olurlar.
1068.
Başkaları bu işe karışamazlar.
1069.
Halk, daha titiz davranılmasını bekliyorlar.
1070.
Üç kişi, bu tarafa geliyorlar.
1071.
Gece ben koltukta kardeşimde halının üstünde uyuyakalmışım.
1072.
Yıllarda Esra on üç ben de on beş yaşlarındaydım.
1073.
Neler geçtiğini bir ben bir Allah bilir.
1074.
Ahmet Ankara’da ben ise yurt dışında okumak istiyorum.
1075.
Kimimiz dilekçe yazdı, kimimiz yazmadı.
1076.
Bazılarınız hiçbir şey istemedi.
1077.
Bunca yağmura karşılık su birikmedi barajda.
1078.
İki olay arasındaki ayrıntıyı hesaba katmıyor.
1079.
Ahmet Bey, saygılı kişiliğiyle çevresine örnek oldu.
1080.
Makineler artık işlemlerini yerine getirmiyor.
1081.
Yaşantısının en zor günlerini geçiriyordu.
1082.
Kazaların çoğu, iş güvencesinin olmadığını gösteriyor.
1083.
Toprağın oluşumunda başta gelen etkin rüzgârdır.
1084.
Ülkesinin bunalıma girmesini sağlayan bu olaydı.
1085.
Avukat sanığın suçlu olduğunu savunuyor.
1086.
Gömleğin üzerine yazılmış desenlere bakıyordum.
1087.
Kadının kolundaki çantayı çalıp kaçtı.
1088.
İşçilerin sağlık durumları aksadı.
1089.
Ölüm şansı her zaman var.
1090.
Buzdolabının ücreti ile on yıl önce araba alınırdı.
1091.
İhtiyar adam adını yazmasını bile bilmiyordu.
1092.
Yirmi katlı bu bina, çevredeki küçük binaların yanında dağ gibi kalıyordu
1093.
Vazgeç, söyleme artık, hatırlatma mazideki aşkımızı
1094.
İlanın altında adlarına yer verilen sanatçıların ilanın kendilerinden habersiz verildiğini bir basın toplantısı düzenleyerek açıkladılar
Taylan TATLI
.
Türk Dili ve Edebiyatı Öğrt
.